18 Eki 2013

Şizofreni, beyne giden kan akışını değiştiriyor.


Dünyada 45 milyon insan şizofren hastası ve şizofrenin toplumda  görülme sıklığı %1 dir. Bu oran, her toplumda, her kültürde asağı yukarı aynıdır. Ruhsal hastalıklar arasında üçüncü sırada yer alan şizofrenin sebebi hala bilinmiyor.
Ünlü nobel ödüllü matematikci John Fober Nash, ressam Vincent Van Gogh, fizikci Isaac Newton Immanuel Kant, şizofreniden nasibini alan ünlüler arasındadır. Ayrıca Albert Einstein, Carl Gustav, Bertrand Russell ın akrabaları arasında da şizofreni hastaları bulunuyordu.
Şizofreni, genellikle depresyonla birlikte görülen bir rahatsızlık olup hastaları kuruntular içerisinde yaşarlar. Bu kuruntuların bazıları şunlardır: Takip edildiğini ileri sürme, üstünlük kompleksi (megalomani), kendisine komplo kurulduğu gibi kuruntular olabilmektedir. Ayrıca, alınganlık, kendi iç dünyasına kapanma, kişilik kırılmaları, basmakalıp konuşmalar, bazı durumlarda dine aşırı düşkünlük gibi durumlar şizofreni hastalarının karakteristik özellikleri arasındadır.
Şizofrenin sebebi tam olarak bilinmese de hastalığın entellektüel kişiler arasında daha sık görülmesi, dikkatleri zekayı belirleyen genlerin üzerine çekiyor. Bu bağlamda, Psikiyatrist Randolph Nesse oluşturdugu bir hipoteze göre şizofren, birçok mükemmel genin birlikte çalışırken oluşturduğu, bir yan etkidir.(1)
Her ne kadar şizofrenin sebebi konusunda elde somut bir kanıt yoksada, yapılan araştırmalarda, beynin belirli bölgelerinde kan akışı esnasında türbülanslar olduğu tespit edilmiştir. Bu türbülanslar beynin Frontal lobu denilen ön kısmında(ön beyin) gerçekleşmektedir ve bu kısım, bilinçli düşünme, karar verme, muhakeme ve dürtülerin kontrolünden sorumlu bölgedir. Beynin bu bölgesindeki kan türbülanslarının tesbiti, şimdiye kadar SPECT(Single Photon Emission Computed Tomography) ve PET (Positronen-Emissions-Tomographie) denen metotlar ile kana Radyoaktif kontrast madde verilerek yapılıyordu. Bu metot, hem pahalı hemde radyasyonun vücuda zararlı olması nedeni ile uzmanlar tarafından pek uygulanmak istenmiyordu.

Radyosyon yerine mıknatıs
Almanya Bonn Üniversitesi / Radyaloji kliniginin geliştirdi yeni bir teknikle, beyinde kan akışı
esnasında oluşan türbülanslar, artık radyoaktif madde kullanılmadan tespit edilebiliyor. Bu yeni metodun adı CASL dır (Continuous Arterial Spin Labeling). Bu yeni metot ile hastaların boynundan beyne giden kan, yüksek frekanslı manyetik etiketleme yapılıyor ve  ardından manyetik etiketli kan ile manyetik etiketsiz kanın miktarı beyinde ölçülerek, türbülans olup olmadığı tespit ediliyor. Bonn lu araştırmacılar CASL yönteminin, PET ve  SPECT yöntemi kadar güvenilir sonuç verdiğini belirtmişlerdir. Uzmanlar, bu yöntemin, hem ucuz, hemde radyasyonsuz olması nedeni ile ilgiyi fazlası ile üzerine çekeceği görüşünde birleşiyor.
Ön beyne az kan gidiyor
Bonn Üniversitesinde yeni uygulamaya gecen bu yöntem ile 25 sağlıklı ve şizofren hastalarından oluşan bir grubu ile araştırma yapılmış olup çok memnun edici sonuçlar alınmıştır
Sonuç

 Şizofren hastalarında, beynin Cerebellum adı verilen kısmına(beyincik), sağlıklı insanlara göre ve daha fazla kan gidiyor, frontal lob adı verilen kısmına ise(ön beyin) daha az kan gidiyor. (2)
ilk yayınlanma tarihi : 6. Juli 2010 21:16
Mehmet Saltürk
+++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
+++++++++++++++++++++++

Resting-State Perfusion in Nonmedicated Schizophrenic Patients: A Continuous Arterial Spin-labeling 3.0-T MR Study

Published online before print May 26, 2010, doi: 10.1148/radiol.10091224 July 2010 Radiology, 256, 253-260.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Alzheimerın ilk belirtileri gözlerde başlıyor

Demans hastalığı(bunama), Tau ve Beta-Amiloid adında iki proteinin beyinde birikmesi ile ortaya çıkar. Hastalıkla birlikte beyinde hücre öl...