19 Oca 2012

İlaçların sebep olduğu karaciğer hasarları önlenebilecek.


Karaciger
Yeni geliştirilen bir metot sayesinde ilaçların karaciğere vermiş olduğu zarar ortadan kaldırılabilecek. Boston Massachusetts General Hospital'dan bir araştırma grubunun geliştirği bu metot Nature Biotechnology dergisinin 15 ocak 2012 tarihli sayısında yayınlandı. Makalede, ilaçların karaciğere verebileceği olası zararın, karaciğer hücreleri arasındaki kanalların bloke edilmesiyle durdurulabileceği belirtiliyor.


Birçok ilaç karaciğere zarar veriyor.

Alınan her ilâcın mutlaka bir yan etkisinin olduğu biliniyor. Sağlığımızı korumak amacıyla uzun yıllar düzenli olarak aldığımız bu ilaçların vücuttaki tahribatını önceden fark edip önlem almak ve tahribatı geriye dönük telafi etmek malesef çoğu zaman mümkün olmuyor.

Alınan ilaçların birçoğu karaciğerde parçalanır ve parçalanma sonucu ortaya çıkan atık maddeler genellikle toksik maddelerdir. Bu maddelerin karaciğer ve diğer organlara vermiş olduğu zarar ilâcın dozu, çeşidi, genetik yatkınlık, vücut ağırlığı, cinsiyet, açlık ve alkol gibi sebeplere bağlı olarak farklılıklar göstermektedir.

Eğer karaciğer değerlerindeki bozulma alınan bir ilaçtan kaynaklanıyorsa, alınan o ilâcın kesilmesi gerekmetedir ki, bu da çoğu zaman birincil sorunun tekrar ortaya çıkmasına sebep olur.

„Gap-Junctions“ kanallarının bloke edilmesi

Karaciğer hücreleri Gap-Junctions kanalları ile birbirlerine bağlanırlar ve alınan herhangi bir ilaç karaciğerde parçalandıktan sonra ortaya çıkan zehirli atık maddeler Gap Junctions kanalları aracılığıyla ile tüm karaciğere dağılır.

Araştırmada kullanılan Metot:
  1. Deney: Genetiği değiştirilerek Gap-Junctions kanalları tümüyle iptal edilmiş fareler yüksek dozda parasetamol* veriliyor. Genetiği değiştirilen farelerin karaciğerinde Gap-Junctions kanalları olmadığı için yüksek dozdaki parasetamol dan ortaya çıkan toksik madde karaciğede yayılamıyor, dolayısı ile karaciğer parecetomoldan zarar görmüyor ve fare sağlıklı bir şekilde yaşamaya devam ediyor.
  2. Deney: Karaciğerdeki Gap-Junctions kanalları, kimyasal bir madde olan 2-Aminoethoxydiphenyl-Borate(2APB) maddesi ile bloke ediliyor. Bu deneyde de tıpkı genetiği değiştirilmiş farelerde olduğu gibi toksik maddeler karaciğer içerisinde dağılmadan dışarıya atılıyor. Bu gruptaki farelerin de sağlığında hiçbir bir kötüleşme görülmüyor.
Sonuç

Prensip olarak aynı metot insanlarda da uygulanabilir. Şimdi bu metodun insanlarda nasıl uygulanabileceği araştırılıyor. Bu konudaki başka önemli bir soru ise bloke edilen kanalların karaciğerin diğer fonksiyonlarını engelleyip engellemediği... Bu konudaki genel görüş engellemediği yönünde.
 
Eğer bu önemli buluş insanlar üzerinde yapılan çalışmalarda olumlu sonuçlar verirse çok yakın bir gelecekte ilaçların karaciğere vermiş olduğu zararlar tümüyle ortadan kalkacak.

Parasetamol*Dünyada en çok tanınan ağrı kesici ve ateş düşürücülerden birisidir. İlacın fazla miktarda alınması karaciğer yetmezliğine sebep olmaktadır. Günlük 10 mg’ın üzerinde alınan parasetamol (yaklaşık 20 tablet), vücutta zehirlenmelere yol açmaktadır.

Mehmet Saltuerk

++++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltuerk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++++

Kaynak:

Gap junction inhibition prevents drug-induced liver toxicity and fulminant hepatic failure

Nature BiotechnologyYear published:(2012)DOI:doi:10.1038/nbt.2089 Received 22 August 2011 Accepted 08 December 2011 Published online 15 January 2012

Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

11 Oca 2012

Serotonin, “Kalp Her Zaman Soldan Atar” diyor.



Yumurta döllendikten sonra embriyonal fazlar başlar. Bu fazlarda hücreler belirli aralıklarla bölünür ve her bölünmede hücre sayısı iki kat artar. Belirli bir evreden sonra hücreler görevlerine göre ihtisaslaşarak dokuları, dokularda organları oluşturur.
Bir canlının hayatındaki hiçbir dönem, embriyonal dönemdeki kadar büyük değişikliklere sahne olmaz.
Bu dönemde embriyo, kelimenin tam analamı ile mikrokozmik bir deprem yaşar. Bu dönemin bir evresinde, ilerde kalp, karaciğer ve dalağı oluşturacak olan hücreler Baş-Kuyruk ekseninde sağ tarafa kayar.
Bölünmenin ilerleyen başka bir safhasında, vücudun Sağ-Sol Asimetrisinden sorumlu olan “Serotonin” ve “Wnt” hormonu devreye girer. Bu iki hormon hücre yüzeyinde, embriyo sıvısında küçük dalgalanmalar yapacak olan bir kamçının çıkmasını sağlar. Bu küçük kamçı, tıpkı bir pervane gibi dönerek embriyo sıvısında dalgalar oluşturur. Bu dalgalar ilerde kalp ve dalak olacak olan hücrelerin sol tarafa kaymasına sebeb olur.
Böylece mutluluk hormonu  olarak bilinen serotonin hormonu kalbin solda atmasına sebep olur. Eğer bu iki hormon doğru çalışmazsa, organlar doğru yerde konumlanamaz ve büyük bir ihtimal embriyo daha doğmadan kanser olarak ölür.
Sonuç:
Tanınmış Alman sosyal demokrat politikacı Oskar Lafontaine´nin kitabı „Das Herz schlägt links“ gibi embriyoda “KALP HER ZAMAN SOLDAN ATAR” diyor.:) :) :)

Mehmet Saltürk 


+++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynak:

Serotonin Signaling Is Required for Wnt-Dependent GRP Specification and Leftward Flow in Xenopus

Current Biology, Volume 22, Issue 1, 33-39, 15 December 2011 10.1016/j.cub.2011.11.027


Alzheimerın ilk belirtileri gözlerde başlıyor

Demans hastalığı(bunama), Tau ve Beta-Amiloid adında iki proteinin beyinde birikmesi ile ortaya çıkar. Hastalıkla birlikte beyinde hücre öl...