1 Ara 2011

Aspirinin Bağırsak Kanserine Karşı Koruyucu Etkisi


Dünyada her yıl 600.000 den fazla insan bağırsak kanserinden hayatını kaybediyor. Bu konuda etkili bir ilaç bulabilmek için yıllardır yoğun olarak çalışılıyor. Şimdiye kadar bağırsak kanserine karşı yapılan çalışmaların bir kısmı da aspirin in etkin maddesi Asetilsalisilik asit (ASS) üzerinde yoğunlaştı. Yıllardır bu konuda yapılan birçok çalışma ile aspirinin bağırsak kanserini engellemede bir hayli etkili olduğu biliniyordu.
Uzun süreli ve düzenli aspirin kullananların bağırsak kanserine yakalanma riskinin daha az olduğu, “The Lancet“ dergisinin 28. ekim 2011 tarihli sayısında yayınlanan makale ile bir kez daha teyid edildi.
Bağırsak kanserinin ön aşaması olan Lynch-Sendromunun* tümöre dönüşmesinin, asetilsalisilik asit (ASS) tarafından büyük ölçüde önlendiği, yapılan bu çalışmayla ortaya konmuş oldu.
Lynch-Sendromu*: Genetik bir rahatsızlık olup kadın ve erkekte eşit oranda görülür. Lynch-Sendromu bulunan kişilerin % 80 inde tümör oluşurken, sadece %20 si sağlıklı kalabiliyor. Sağlıklı kişilerin genlerinde bir hata olduğunda bu hata tamir mekanizması devreye girerek düzeltilebilirken, Lynch-Sendromu kişilerde bu hata DNA tamir mekanizması bozuk olduğu için düzeltilemez, bu yüzden doğru kodlanması gereken protein de hatalı kodlanır.
Lynch-Sendromuna sebep olan bilinen 6 gen bulunmaktadır. Bunlar; hMSH2, hMLH, hPMS, hPMS2, hMSH6 ve hMLH3 genleridir. Bu genlerde meydana gelen bir hata “DNA mismatch repair proteins“ ismindeki proteinin kodlanamamasına sebep olur. Bu protein olmadan genlerde oluşan hatalar düzeltilemez.
Uygulama
Önce 16 ülkede gen analizi yapılarak 937 Lynch-Sendromlu hasta tespit ediliyor. Daha sonra bu hastaların yarısına hergün düzenli olarak asetilsalisilik asit(ASS) verilerek, diğer yarısına ise asetilsalisilik asit (ASS) verilmeden (kontnrol grubu) tedaviye geçiliyor.
1999 -2005  yılları arasında  yapılan bu araştırmada tesadüfi seçilmiş deneklerin ilk yarısına günlük 600 mg asetilsalisilik asit (ASS), ikinci yarısına ise plasebo ilaç veriliyor(sadece görünümü aspirin, içerisinde etkin madde yok).
29 ay sonra yapılan ilk incelemesinde, iki grubun bağırsaklarında bulunan Adenom ve Karsinom*´ların durumunda ne nicelik, ne de nitelik olarak bir iyileşmeye görülmüyor. (1)  
Adenom* : Mukuzo ve bezelerde oluşan iyi huylu şişlikler-  Karsinom* : Epitelde, yani yüzeyde oluşan kötü huylu tümörlerdir ve %80 i daha sonra kansere dönüşmekte.
55.7 ay sonra yapılan ikinci incelemede ASS kullanan hastalarda, kullanmayan hastalara göre % 60 ın üzerinde daha fazla bir iyileşme görüldü.
ASS grubu içerisinde bulunan 53 kalın bağırsak kanserli hastanın (Colorectal cancer) 34 ü iyileşirken, plasebo grubu içerisinde bulunan aynı sayıdaki kalın bağırsak kanserli hastanın sadece 19 unda iyileşme görüldü.
Bu araştırmada özellikle dikkat çeken başka bir konu ise ASS kullanıp tedaviyi iki yıl sonra kesen hastaların durumunda görüldü. Bu gruptaki hastaların durumu tedaviye devam eden hastalara göre %59  oranında kötüleşti. Plasebo ilaca devam edenler ile iki yıl sonra bu ilacı kesenlerin sağlık durumunda ise kayda değer bir fark görülmedi.(2)
Bu araştırmanın devamı niteliğindeki başka araştırma ise Cancer Prevention Project 3 (CAPP 3) adı verilen bir projedir.
Gelecek 30 yıl içerisinde 30.000 Lynch-Sendromlu hastanın yaklaşık 10.000'nın bağırsak kanserine yakalanacağı tahmin ediliyor. CAPP 3 projesi ile bu hastaların en az 1000'nin hayatının kurtarılması planlanıyor.
Bu çerçevede, ingiltere'de mutasyonlu gen taşıyan 3000 Lynch-Sendromlu hastaya 5 yıl boyunca çeşitli dozlarda (100 mg, 300 mg ve 600 mg) ASS verilerek bağırsak kanseri için optimal doz tesbit edilecek.(3)
Aspirin vücutta nasıl çalışıyor ?
Aspirin, hiç kuşkusuz yirminci yüzyıla damgasını vuran bir ilaç. İlk defa 1899 yılında bulunan bu ilaç, 100 yıldan beri ilaç endüstrisinde önemli bir yer tutmaktadır. Dünyada yılda ortalama 100 milyar tablet aspirin tüketilmektedir (Ortalama kişi başına yılda 20 tablet düşüyor). Asetilsalisilik asitin vücutta nasıl çalıştığı uzun yıllar bilinmiyordu. Prof. John Vane ilk olara 1971 yılına bu mekanizmayı keşfederek 1982 yılında Nobel tıp ödülünü aldı.
Asetilsalisilik asit(ASS), prostaglandin sentezini* bloke ederek iltihaplanmaya sebeb olan prostaglandin üretimini engeller. Prostaglandin üretimi,vücutta iltihaplanmaya birlikte vücut ısısının yükselmesine sebep olur. İşte bu esnada alınan asetilsalisilik asit (ASS), Cyclooxygenase enziminin çalışmasını bloke ederek, iltihaplanmayı, dolayısı ile vucut ısısını düşürür.
Prostaglandin sentezi*: Doymamış bir yağ asidi olan arachidonic asit´in Cyclooxygenase enzimi yardımı ile prostaglandin üretilmesidir. Üretilen prostaglandin iltihaplanmayı durdurarak, vücuttaki yüksek ateşi düşürür.
Asetilsalisilik asitin (ASS) zararları?
Midenin kendi ürettiği mide asidinin, mideye zarar vermemesi için prostaglandin e ihtiyaç vardır. Prostaglandin'in midedeki bu çok önemli fonksiyonu alınan asetilsalisilik asit (ASS) ile engellenmiş oluyor.
Bu yüzden uzun süreli asetilsalisilik asit(ASS) kullanımlarında çok önemli mide kanaması vakaları görülebilmektedir. Bunun dışında, Asetilsalisilik asit(ASS) kanı incelttiği için yaralanmalarda ve özellikle gözle görülmeyen iç yaralanmalarda büyük sorunlar çıkarabilmektedir. Eğer bu yaralanmalar beyindeki kılcal damarlarda olursa çok daha tehlikeli yaşamsal sorunlarda orataya çıkabilmektedir.
Bütün bunların yanı sıra asetilsalisilik asitin(ASS) deri'de tahrişlere, kulak'ta çınlamalara, böbrek fonksiyonlarında azalmalara, mide'de ağrılara, karaciğer fonksiyonlarında bozukluklara yol açabilmektedir.
Uyarı: Asetilsalisilik asiti (ASS) her gün düzenli olarak koruyucu amaçla alan kisilerin, bunun yararlarının yanı sıra çok önemli sağlık sorunlarında beraberinde getirebileceğini göz önünde bulundurması gerekmektedir.

Mehmet Saltürk

++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++

Kaynaklar:
The Lancet, Early Online Publication, 28 October 2011 doi:10.1016/S0140-6736(11)61216-6


(1)http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa0801297
(2)http://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736%2811%2961216-6/fulltext
(3) http://www.coloncancerpreventionproject.org/
http://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736%2810%2961543-7/abstract
http://jnci.oxfordjournals.org/content/101/4/256.short

Like this:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Alzheimerın ilk belirtileri gözlerde başlıyor

Demans hastalığı(bunama), Tau ve Beta-Amiloid adında iki proteinin beyinde birikmesi ile ortaya çıkar. Hastalıkla birlikte beyinde hücre öl...