23 Kas 2011

Yüksek Tansiyona Sebep Olan Hasarlı Bir Gen Bulundu.


Yüksek tansiyonun sebeplerinden biride kandaki tuz konsantrasyonunun fazla olması. Şimdiye kadar fazla tuzun vücutta neden biriktiği ve niçin atılamadığı pek bilinmiyordu.
Almanya/Max-Planck-Enstitüsünde yapılan bir çalışma, SLC4A5* adındaki bir genin vücuttaki tuz konsantrasyonunu ayarlama da önemli rol aldığını ortaya çıkardı.
SLC4A5 Geni*: 2. kromozom üzerinde 16 değişik formda bulunan, 500 ile 6500 bp arası uzunluğa sahip olan ve vücudun tuz ekonomisini ayarlayan  önemli bir gendir.
Bu araştırma ile SLC4A5 geninin sentezlemiş olduğu bir proteinin tuz iyonlarının kanda birikmesine engel olduğu ortaya çıkarıldı.
Bu genin bozuk olduğu durumlarda(mutant gen)* kandaki tuz atılamaz. Kandan atılamayan tuz böbreklerde birikirek yüksek tansiyona sebeb olan karmaşık mekanizmanın başlamasına sebeb olur.
*Genin bozulmasına sebeb olan bir harflik noktasal bir mutasyondur (Single Nucleotide Polymorphisms, SNP).
Laboratuvarda, SLC4A5 geninin faaliyeti durdurulan farelerde (knockout mice) kandaki tuz konsantrasyonu artarak tansiyonun yükseldiği görülmüştür. Yapılan birçok tıbbi müdahaleye rağmen farelerde tuz konsantrasyonu ve yüksek tansiyon düşünülmemiştir.

Sonuç: SLC4A5 geninin oynadığı bu önemli rolün keşfedilmesi ile hedefe yönelik verimli tedaviler dönemi başlayacak.
Mehmet Saltürk
++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++


Kaynak:

Targeted mutation of SLC4A5 induces arterial hypertension and renal metabolic acidosis

Hum. Mol. Genet. (2011) doi: 10.1093/hmg/ddr533 First published online: No

3 Kas 2011

Multiple skleroz‘un ortaya çıkmasında bağırsaklardaki mikroorganizmalar önemli rol oynuyor.



Multiple Sklerozu Nedir ?
Multiple skleroz, kısa adıyla MS, merkezi sinir sisteminde görülen otoimmun bir hastalıktır(öz bağışıklık sistemi hastalığıdır). Bütün otoimmun hastalıklarda, vücut kendi savunma sisteminin üretimiş olduğu antikorlar* tarafından saldırıya uğrar. Sağlıklı insanlarda bu antikorların koruyucu bir  görevi olmasına rağmen, otoimmun hastalarda vücut kendi doku ve organlarını yabancı cisim gibi algılayarak tahrip eder.
Romatoid artrit(Eklemlerin iltihaplanması), Aplastik Anemi( Kemik iliğinin hücre üretememesi), Alerji,  Multipl skleroz gibi hastalıklar,  otoimmun  hastalıklara örnek gösterilebilir.
Bir sinir hücresinin yapısı:
Bir sinir hücresi akson ve dendrit den meydana gelmektedir. Aksonlar üzerinde miyelin adı verilen ve yağ bakımından zengin, bir kılıf(örtü) bulunmaktadır. Bu kılıfın görevi, sinir hücrelerinden geçen elektriksel akımları isole etmektedir.
Multiple skleroz hastalarında, vücudun kendi ürettiği antikorlar, miyelin kılıfı tahrip ederek, sinirler üzerinden beyne iletilen bilgi akışını engeller.
Şu ana kadar kabul gören teoriye göre, multiple skleroz, genetik yatkınlık ile çevresel faktörlerin birlikte oluşturduğu bir rahatsızlıktı. Bu teoriyi güçlendiren ise beyindeki sinir hücreleri üzerinde bulunan miyelin kılıfa bağlanmış olan bir proteinin bağışıklık sistemini aktif hale getirmesi ve bu aktivasyon işlemini yapan genlerin bulunmuş olmasıydı (Bu genler MHC-Kompleks grubuna dahil genlerdir.) Son yapılan araştırma ile bu konuda bir adım daha ileriye gidildi.
***Multiple skleroz´un ortaya çıkmasında bağırsaklardaki mikroorganizmalar (bağırsak florası) önemli rol oynuyor.***
Metot :
İnsan bağırsağında sindirim ve bağışıklık sistem için gerekli olan 100 milyar civarında 2000 değişik mikroorganizma bulunmaktadır. Bu mikroorganizmalardan bir coğu farelerdede bulunuyor.


  • Bu deney için bir grup farenin bağırsaklarındaki mikroorganizmalar temizleniyor.
  • Bağırsaklarında mikroorganizma olan ve olmayan farelerin beyninde insanda görülen multiple skleroze çok benzeyen inflamatuar reaksiyonlar(iltihaplı reaksiyonlar) başlatılıyor.
Bağırsaklarında mikroorganizma bulunan farelerde multiple skleroz başlarken, bağırsaklarında mikroorganizma bulunmayan farelerin durumunda hiçbir değişiklik olmuyor yani fareler sağlıklı olarak yaşamaya devam ediyorlar.
Deneyin ikinci asamaşı
Hastalanmayan farelere bağırsak florasında bulunan doğal mikroorganizmalar enjekte ediliyor ve kısa bir süre sonra bu farelerin hastalandığı ve multiple skleroz atakları başladığı görülüyor.
Daha sonra yapılan laboratuvar analizlerinde, bağırsaklarında mikroorganizma olmayan farelerin az sayıda T-Hücresine sahip olduğu, buna bağlı olarak da dalak iltihaplanmaya sebeb olan sitokin‘i çok az ürettiği, B-hücrelerinin ise miyeline karşı antikor oluşturmadığı bulundu.
Bu farelere mikroorganizma enjekte edildikten sonra T- und B-hücreleri* ile sitokin‘in arttığı buna bağlı olarak antikor oluşduğu görüldü.
Mikroorganizma verildikten sonra bağışıklık sistemi iki aşamalı bir evreye giriyor:

  1.  Bağırsaktaki lenf damarlarında T-hücreleri aktif olarak çoğalıyor.
  2.  B-Hücrelerinin oluşturduğu antikorlar miyelin kılıf üzerine yerleşiyor.
Bu iki aşmanın sonunda, miyelin kılıf, antikorlar tarafından tahrip ediliyor.
Sonuç: Multiple skleroz'a genetik yatkınlığı olan kimselerin bağırsaklarında bulunan yaklaşık 2000 çeşit mikroorganizmadan biri veya birden fazlası, bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesine sebeb oluyor. Bu bağlamda beslenme alışkanlığının büyük rol oynadığı tahmin edilyor. Çünkü bağırsak florasındaki mikroorganizmaların çeşidi, alınan gıdalarla doğrudan ilintili. Ayrıca multiple skleroz vakalarının Asya ülkelerinde daha yaygın görülmesi beslenme, bağırsak florası ve multiple skleroz arasındaki bağlantıyı güçlendiriyor
Multiple skleroz ın başlamasında hangi bakterinin rol aldığı daha henüz tespit edilmemesine rağmen, bağırsak duvarları ile direkt teması olan „clostridien“ adlı mikroorganızmanın suçlu olabileceği tahmin ediliyor.
Bir ihtimal, clostridien ya da daha henüz keşfedilmemiş olan birden fazla mikroorganizmanın sentezlemiş olduğu bir protein veya proteinler mutasyonlu geni aktive ediyor olabilir.!!!
Başka bir ihtimal ise, mutasyon genin direk T-Hücrelerini aktive ettiği. Bu konuda kesin bir sonuca ulaşabilmek için hem sağlıklı hemde multiple skleroz hastalarının bağırsak florasının genetik karşılaştırılması yapılması gerekiyor.
Antikor (immunoglobulin)*: Vücudun savunma amacı ile ürettiği bir proteindir. Vücuda giren zararlı organik maddeleri yok etmekle görevlidir. IgG, IgM, IgA, IgD, IgE olmak üzere değişik tipleri vardır.
T- ve B-hücreleri: T ve B hücreleri vücudun savunma sisteminde rol alan özelleşmiş hücrelerdir.

Mehmet Saltürk
++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++
Kaynak: 

Commensal microbiota and myelin autoantigen cooperate to trigger autoimmune demyelination

Nature Year published: (2011) DOI: doi:10.1038/nature10554Received 16 June 2011 Accepted  12 September 2011Published online 26 October 2011


Alzheimerın ilk belirtileri gözlerde başlıyor

Demans hastalığı(bunama), Tau ve Beta-Amiloid adında iki proteinin beyinde birikmesi ile ortaya çıkar. Hastalıkla birlikte beyinde hücre öl...