Meme kanseri, süt bezleri ve süt kanallarını oluşturan hücrelerde meydana gelen kötü huylu tümörlerdir. Sıklıkla kadınlarda görülmesine rağmen nadiren erkeklerde de görülür.
Yapılan istatistikler dünyada her sekiz kadından birinin hayatının bir döneminde meme kanserine yakalandığını gösteriyor. Türkiye'de her yıl 30 bin kadının meme kanserine yakalandığı tahmin ediliyor. Hastalık, tesadüfen ortaya çıkabildiği gibi yaklaşık % 5 oranında kalıtsal nedenlerle de ortaya çıkabilmektedir.
Meme kanseri, her ne kadar kadınlarda görülen en yaygın kanser türü olsa da en tehlikeli kanser türü değildir. Bütün kanser türlerinde olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhis çok önemli. Erken teşhis nedeniyle erken başlayan tedavi birçok meme kanseri vakasında başarılı sonuçlar veriyor ve birçok hastanın hayatının kurtulmasına sebep oluyor.
Meme kanseri hem kadınlarda hem de erkeklerde istatistiksel olarak sol göğüste sağ göğüse göre daha sık görülüyor. Bu oran kadınlarda % 5 -7 erkeklerde %10 civarında (1).
Meme kanseri vakalarında risk faktörü yaşla birlikte artıyor. Genç kadınlar bu durumdan nadiren etkilenirken, 40'lı yaşlarda risk artıyor, özellikle 65 ile 69 yaşları arası risk en yüksek seviye çıkıyor. 70 yaşından itibaren risk düşmeye başlıyor.
Meme kanseri ve metastaz
Metastaz, kanserli hücrelerin bulundukları dokudan kan ya da lenf damarları yoluyla başka organlardaki dokulara sıçramasına verilen isimdir. Kanserli hücre sıçradığı, bölgede de aynı tipte tümörler oluştururlar. Bu nedenle kanserin sıçradığı organdaki tanımı ilk sıçradığı organa göre yapılır. Örneğin meme kanserinin Akciğere sıçraması „Akciğer kanseri“ değil „Metastatik meme kanseri“ dir.
Meme kanseri vakalarında ölümler meme tümöründen ziyade genellikle akciğer, beyin ve diğer organlarda baş gösteren „Metastatik meme kanserinden“ kaynaklanmaktadır. Bu yüzden kanser ile mücadelede nihai hedef, kanserin vücutta daha fazla yayılmasını yani metastazı önlemektir. İstatistikler ilk meme kanseri tanısı konan her 100 kadının yaklaşık üçünde, ilerleyen zamanda ise her dört kadının birinde metastaz başladığını gösteriyor(2).
Yine yapılan birçok araştırma meme kanseri vakalarında meydana gelen bu tehlikeli ikincil tümörlerin her hücrede oluşmadığını, oluşan hücrelerde ise belirli şartlar altında ortaya çıktığını gösteriyor.
Bu şartlara birkaç örnek
- Şeker tüketimi, pasif durumdaki meme kanserli hücreleri aktif hale geçirerek akciğer hücrelerinde metastaz riskini önemli ölçüde artırıyor(3).
- Stres kemik hücrelerinde metastaz oluşumunu hızlandırıyor(4).
- Yağlı yiyecekler akciğer ve mesane hücrelerinde bulunan tip CD36 yağ asidi reseptörlerini aktif hale geçirerek metastaz oluşumuna sebep oluyor(5).
Birçok kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de metastazı tetikleyen dış etkenler bulunmaktadır. Yukarıda kısaca bahsedilen stres, yağ ve şeker tüketimi bunlardan sadece birkaç tanesidir. Bunların dışında keşfedilmeyi bekleyen dış kaynaklı birçok özel etkenin daha olduğunu söylemek sanırım abartı olmaz.
Bu konuda yapılan çalışmalar devam ederken Los Angeles'taki Cedars-Sınai Tıp Merkezi'nden Simon Knott, meme kanseri hastalarının laboratuvar verilerini incelerken kanserli hücrelerin Asparagini oldukça fazla üretildiğini, üretilen miktarın artışıyla birlikte kanserin hızla diğer organlara yayıldığını yani metastazın arttığını keşfettiler. (Bu arada yeri gelmişken parantez içinde hemen belirtelim, daha önce yapılan çalışmalarda Asparagin'in bazı kanser türlerini olumsuz etkilediği biliniyordu. Yazının sonunda bu konuda küçük bir ayrıntı yeralmaktadır.)
Meme kanserinin yayılmasını teşvik eden Asparagin nedir ?
Asparagin, proteinlerin yapı taşı olan 20 Aminoasitten biridir. Sağlıklı insanların vücudunda birçok olumlu ve yapıcı fonksiyonları olmasına rağmen kanserli bir vücutta maalesef yıkıcı etkileri olabilmektedir.
Hangi gıdalar Asparagin içeriyor ?: Asparagin vücut tarafından bizzat üretildiği gibi gıdalar yoluyla dışarıdan da alınır. Kuşkonmaz bitkisinde oldukça fazla miktarda Asparagin bulunur( İngilizce adı „Asparagus“ olan bu bitki adını içerdiği yüksek miktardaki Asparaginden almaktadır). Bunun dışında soya fasulyesinde, ıspanakta, brokolide, kümes hayvanlarında, patateste, süt ve deniz ürünlerinde yüksek miktarda asparagin bulunur.
Asparagin'in vücuttaki görevi nedir?: Asparagin, merkezi sinir sisteminde görev alan ve sakinleştirici özelliğe sahip bir amino asittir. Bunun dışında hem idrar söktürücü hem de kan temizleyici olarak kabul edilir. Bu nedenle zehirlenmelere karşı koruyucu etkiye sahiptir. Asparagin aynı zamanda, bir sinir hücresinden bir başka sinir hücresine bilgi aktaran kimyasal habercilerin (nörotransmitterlerin) kaynağıdır da... Tansiyonun düzenlenmesinde, kas gelişiminde görev alır.
Asparagin diyeti uygulanan farelerde olumlu sonuç alındı
Knott ve ekibi meme kanseri tedavisine oldukça zor cevap veren üçlü negatif meme kanseri formuna sahip olan farelere vücudundaki asparagini düşüren bir ilaç verdiler ve aynı zamanda mümkün olan en düşük asparagin içeriğine sahip gıdalar verdiler. Yeri gelmişken üçlü negatif meme kanserine de kısaca değinelim. Bu formun tedavisinin zor olmasının sebebi tümör hücrelerinde östrojen ve progesteron reseptörlerinin gen ifadesi ya da gen ekspresyonunun olmamasından kaynaklanıyor. Yani üçlü negatif meme kanseri, meme kanseri tedavisinde önemli bir yer tutan hormon tedavisine cevap vermiyor.
Sonuç: Daha az asparagin, daha az metastaz
Asparagin kullanımı azalttığında orjinal tümörün durumunda, yani bizzat memede bulunan tümörlerde bir gerileme olmadığı ancak daha az metastaz oluştuğu görüldü. Öte yandan asparagin bakımından zengin gıdalarla beslenen kontrol grubundaki farelerde metastaz oranının arttığı tespit edildi. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Asparaginin varlığı hastalığın seyrini olumsuz etkileyen önemli bir amino asittir.
Asparagin ile meme kanseri metastazı arasındaki bu ilişkinin insanlarda da geçerli olup olmadığı şimdilik bilinmiyor. Bu çalışmanın bir sonraki basamağı meme kanseri hastalarına Asparagin diyeti uygulamak olacak. Tabii bundan önce yapılacak başka bir çalışma daha var, o da sağlıklı gönüllülerde asparagin diyetinin vücuttaki amino asit dengesini nasıl etkileyeceğini test etmek olacak. Ancak bundan sonra meme kanseri hastalarına uygulamalar yapılabilir.
Yeni tedavi yöntemleri için umut
Eğer insanlarla yapılan çalışmalar olumlu sonuç verirse, yakın gelecekte meme kanseri hastalarına geleneksel tedavilerin yanında yeni tedavi metotları da uygulanacak. Bu uygulamalardan ilk akla gelen Asparagin diyeti ve Asparagini vücutta parçalayan L-asparaginaz enziminin ilaç olarak verilmesi olacak(6).
Not: Uzun bir süredir asparagin'in Akut lenfoblastik lösemi (ALL) hastalığının seyrini kötü etkilediği biliniyor. Bu yüzden L-asparaginaz bu hastalığın tedavisinde kullanılmaya başlandı. Ayrıca Asparagin'in diğer kanser türlerinde de önemli rol oynayabileceğini düşünüyor.!!!
Benzer konuda hazırlanmış diğer yazılar
- Şeker, meme kanseri için büyük risk oluşturuyor.
- Sentetik olarak alınan progesteron hormonu meme kanserini tetikliyor
- Tüm kanser vakalarının % 40 ı önlenebilir.
Mehmet Saltuerk
++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++
Kaynaklar
- Cancer and Laterality: A Study of The Five Major Paired Organs (UK)
- Brustkrebs: Behandlung bei fortgeschrittener Erkrankung und Metastasen
- A Sucrose-Enriched Diet Promotes Tumorigenesis in Mammary Gland in Part through the 12-Lipoxygenase Pathway
- Stimulation of Host Bone Marrow Stromal Cells by Sympathetic Nerves Promotes Breast Cancer Bone Metastasis in Mice
- Targeting metastasis-initiating cells through the fatty acid receptor CD36
- Asparagine bioavailability governs metastasis in a model of breast cancer