Testosteron hormonu hakkında kısa bilgi
Testosteron, vücut için çok önemli bir hormondur. Bu hormonun etkisi canlı daha henüz doğmadan yani embriyonal dönemden başlar ve ölene kadar devam eder. Testosteron bir cinsiyet hormonu olup kadın ve erkekte farklı konsantrasyonlarda bulunur. Erkeklerde testosteronun büyük bir kısmı testislerde, az bir kısmı da böbrek üstü bezlerinde üretilir. Kadınlarda yumurtalık ve böbrek üstü bezlerinde üretilen testosteronun miktarı, erkeklerde bulunan miktardan daha azdır.
Testosteron, kanda sex hormone-binding globülin (SHBG) adında bir hormona bağlanarak organlara taşınır. ve oralarda kas gelişimi, bağışıklık sistemi, libido, vücudun kıllanması ve hastalıklara yatkınlık, otizm, depresyon, kişilik, seksüel yönelim gibi daha birçok konuda etkin rol oynayacak olan reaksiyonların başlamasına sebep olur.
Testosteron hormonu, kadın ve erkekte her zaman aynı etkiyi göstermez.
Testosteron miktarındaki farklılık, kız ve erkek çocuklarda konuşma yetisini nasıl etkiliyor?
Yapılan istatistikler erkek çocukların yaklaşık %12 sinin akranlarına göre daha geç yaşta konuşmaya başladığını gösteriyor. Şimdiye kadar bunun sebebinin ne olduğu tam olarak bilinmiyordu. Avustralyadaki Western Üniversitesi ile Melbourne Üniversitesinin yapmış olduğu bir çalışmayla bu soruya cevap bulunmaya çalışıldı.
Erkek çocuk hamileliğinde rahim içi testosteron miktarının yüksekliği, büyük bir ihtimalle konuşma yetisini olumsuz yönde etkiliyor.
Daha önce yapılan birçok araştırma, rahim içerisinde erkek fetusun*, kız fetuse göre yaklaşık 10 kat daha fazla testosteron hormonuna maruz kaldığını gösteriyordu.
Eğer bir erkek fetus, rahim içerisinde normalden fazla miktarda testosteron hormonuna maruz kalıyorsa, bu doğacak olan çocuğun ikinci ve üçüncü yaşlarında, akranlarına göre üç kat daha fazla konuşma zorluğu ile karşı karşıya kalacağı anlamına geliyor.
Yapılan bu çalışmadan ortaya çıkan başka bir ilginç sonuçta, testosteron hormonu fazlalığının, kız çocuklarında konuşmanın daha erken ve problemsiz başlamasına sebep olduğunun bulunmuş olması...
Testosteron, beyinde iş dağılımını etkiliyor.
Doğumun hemen sonrası göbek bağından alınan kanda yapılan hormon ölçümleri, genellikle hamileliğin son üç ayındaki testosteron miktarı hakkında ortalama bir bilgi veriyor. Beyindeki dil yeteneği ile ilgili bölümde gelişmelerinde bu evrede olması, testosteron hormonunun miktarı ile konuşma yetisi arasındaki bağı güçlendiriyor.
Muhtemelen, testosteron hormonunun miktarı beyinin sağ ve sol arısındaki iş bölümünü önemi ölçüde değiştiriyor. Örneğin, sağ elini kullananların konuşma merkezi beynin sol yarısında, sol elini kullananların konuşma merkezinin beynin sağ yarısında olması, bu konudaki hipotezi destekliyor.
Not : Daha önce yapılan birçok araştırmada, sağ veya sol el kullanımında rahim içi testosteron miktarının önemli olduğunu göstermişti.(Developmental instability and handedness)
Metot
Araştırmaya eşit sayıda kız ve erkekten oluşan toplam 767 yeni doğmuş bebek katılıyor. Bebeklerin göbek bağından kan alınıp ve testosteron miktarı ölçülüyor. Çocukların iki ve üçlü yaşlarda konuşma yetileri ölçülüyor. Ölçümler sonucunda 53 ü erkek 36 si kız olmak üzere toplam 89 çocukta konuşma problemi tespit ediliyor.
Sonuç
- Konuşma problemi bulunan erkek çocukların dörtte üçünde doğum sonrası testosteron miktarı çok yüksek.
- Konuşma problemi bulunan kız çocukların doğum sonrası testosteron miktarı ise oldukça düşük.
Rahim içi testosteron miktarının fazlalığı erkek çocuklarda konuşmayı olumsuz, kız çocuklarda ise olumlu yönde etkiliyor.
- Fetus*; Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen ad. İlk sekiz haftanın bitimiyle, 9.-40. haftalar arasını kapsayan fetal dönem başlar. Fetal dönemde, embriyonal dönemde oluşan organ sistemleri gelişir. Fetal dönemde bulunan canlıya Fetus denilir.(Alıntı: Vikipedi)
Mehmet Saltürk
++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
The Institute for Genetics
of the University of Cologne
++++++++++++++++++++++++
Kaynak
Journal of Child Psychology and Psychiatry *:* (2012), pp **–** doi:10.1111/j.1469-7610.2011.02523.x
Bu blogdaki makaleler bir başka yayın organında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder