10 Mar 2011

Erkekde penis kemiği neden kayboldu ?



Evrimsel süreçte 7 milyon yıl kadar önce insanla şempanzenin yolları ayrıldı.  Her iki tür geçen bu 7 milyon yıl içerisinde, genetiksel ve morfolojik (görünüm) olarak farklılaşmaya başladı.
Genetik ve morfolojik değişim, bazı organlarda az, bazılarında ise çok fazla oldu. Bazı durumlarda ise bir organın bir parçası tamamıyla ortadan kalktı. Örneğin omurganın bir uzantısı olan kuyruğun insanda tamamıyla ortadan kalkması gibi.
Penis Kemiği:
Penis kemiği, penis içerisinde bulunan bazen düz, bazen eğimli, bazende köşeli olan bir kemiktir. İnsan hariç tüm primatlarda(goril, şempanze, çıta gibi tüm maymunlar), kurt, köpek, fare, aslan, kaplan, köstebekgiller ve daha birçok hayvanın penisinde, penis kemiği bulunmaktadır.
İnsanda penis kemiği neden yok ?
Penis kemiğinin insanda neden olmadığı çok uzun zamandır merak ediliyordu ama  şimdiye kadar bu konuda elde yeterli bilgi yoktu.
Son yapılan genetik çalışmalar ile bu sorunun cevabı ortaya çıkarıldı. Evrimsel süreçte, DNA zincirinde bulunan 510 farklı bölgeyi kaybettik. (hDELs - human-specific deletions). DNA zincirinde kaybedilen bu zincirler şempanze ve diğer hayvanlarda hala bulunmaktadır.
Kaybedilen bu 510 farklı bölge şempanze ve diğer hayvanlarda penis kemiginin oluşmasından sorumlu bölgelerdir. Biyologlar için ilginç olan başka bir konu ise bu 510 bölgenin protein kodlamaması. Genetikte protein kodlamayan bölgelere Çöp DNA* denmekte.
Çöp DNAlar* gen değildir, iki gen arasında yer alırlar ve şu zamana kadar ne işe yaradıkları pek bilinmiyordu.
İnsanda kaybolan ama bazı hayvanlarda hala bulunan bu 510 farklı bölge, yakınında bulunan AR Geninin (Androgen-Rezeptorgens) çalışmasını ayarlarlayarak  penis kemiği ve hayvanlara has bıyık oluşmasını sağlar.
Şempanzede hala bulunan ama insanda kaybolmuş başka bir DNA bölgesi daha vardır. Bu bölge beyinde sinir oluşmasını engelleyerek, şempanzelerde daha küçük beyin oluşmasını sağlar.
Evrimsel süreçte penis kemiği neden kayboldu ?
Sempanzelerin çiftleşme süresi birkaç dakika ile sınırlıdır. Rakiplerin bolca bulunduğu bir ortamda çiftleşmenin gerçekleşmesi için penis kemiğine büyük iş düşmektedir.  Çünkü, ereksiyon için gerekli süre çoğu zaman olmayabiliyor.
İnsan şempanzeden ayrıldıkdan sonra büyük bir ihtimal penis kemiğine sahipti. Bir süre sonra bir sekilde gelişen tesadüfi bir mutasyon ie bazı erkeklerde penis kemiği kayboldu. Belirli bir süre kemikli ve kemiksiz penisli erkekler aynı populasyonda birlikde yaşadılar.
Kadının seçici rolü (doğal seleksiyon / doğal ayıklanma)
İnsan, 800.000  ile 1.000 000 yıl kadar önce monogamiye, yani tek esliliğe geçti. Artık cinsel partnerini seçiminde kadında etkili rol almaya başladı. Kadının için erkek seçiminde kemikli bir penis her zaman yanıltıcı olabilirdi.Oysa sağlıklı yeni  jenerasyonlar için uzun süreli erksiyonların önemi büyüktü. İşte bu aşamada kemiksiz penis populasyonda aranan bir özellik olmaya başladı.
Bunu anlamı şu: Kadınlar tarafından kemiksiz penisli erkekler tercih ediliyor ve onlardan çocuk sahibi oluyorlar dolayısı onların çocukları da aynı genetiksel materyale sahip oluyorlar.
Belirli bir süre sonra populasyson içerisinde sadece kemiksiz penisliler kalıyor. Kemikli penis ise seleksiyona uğruyor. Belirli bir süre sonra populasyon içerisinde sadece kemiksiz penisliler kalıyor. Kemikli penis ise seleksiyona uğruyor.
Mehmet Saltürk
++++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
++++++++++++++++++++++++
Kaynak:

Human-specific loss of regulatory DNA and the evolution of human-specific traits

Nature Volume 471, Pages: 216–219 Date published:(10 March 2011)DOI: doi:10.1038/nature09774Received

8 Mar 2011

Aşkın genetiği


Yaşama dair hiçbir şey yoktur ki, genlerimizin kontrolünde olmasın. Örneğin; sevinçler, üzüntüler, öfkeler, hastalıklar, boy, göz rengi, deri rengi, ilgiler, ilgisizlikler, dindarlık, ateistlik, yetenekler, arkadaş seçimi, eş seçimi vs, vs,.. gibi daha binlerce yaşama dair özellik genlerimizin kodladığı hormonlar tarafından şekillenir. Aşk da, genlerimizin kontrolünde gelişen biyokimyasal bir olaydır. Aşk, kişinin beyninde adeta hormonal bir fırtına başlatır. Aşk insanı neden bu derece derinden etkiler? ve aşık olan kişi, neden gerçeklerden uzaklaşarak, hayal dünyasında gezer? Bütün bu soruların cevabı beynin biyokimyasında yatmaktadır.

Aşk, beyinde ne gibi değişikliklere sebeb olur?

Aşık olan kişilerin, çekilen beyin tomografisinde, Hippocampus, Nucleus caudatus, Putamen ve Nucleus accumbens bölgelerinin aktif hale geldiği tespit edilmiştir. Bu bölgeler, beynin ödüllendirme mekanizmasının bulunduğu, korkunun algılandığı ve kişinin kendi dışındaki insanları değerlendirildiği, bölgelerdir. Yeni aşık olmuş kişilere aşık olduğu kişinin fotoğrafları gösterilerek yapılan beyin tomografi çekimileri, beynin bu bölgelerine daha az kan gittiğini göstermiştir.
- Kokain bağımlılarında da aynı reaksiyon görülür.

Hiç kuşkusuz, aşık olan kişinin beynindeki bu değişimler, hormonal bir değişimin sonucudur ve başroldede mutluluk hormonu olarak adlandırılan, dopamin* hormonu rol oynamaktadır.
Dopamin kişiye, coşku ve sevinç veren bir hormondur. Bu hormon kişiyi coşku ve sevince bağımlı hale getirerek, beyinde adeta hormonal bir fırtına kopmasına, dolayısı ile kişinin dopamine bağımlı hale gelmesine sebeb olur.

Bir kokain bağımlısının kokain bulamadığı zaman gösterdiği reaksiyon, bir aşığın terk edildiği zamanki gösterdiği reaksiyon ile benzerlik göstermektedir. Her ikisindede depresyon hali görülür.
Depresyonun sebebi, beynin dopamin siz kalmasıdır. Ama terkedilen aşığın beynin ödüllendirme mekanizması, terkedilmesine rağmen halâ aktif haldedir ve dopamin ile ödüllendirilmeye devam etmek ister. Aşık, bağımlısı olduğu dopamini tekrar bulabilmek için kaybedilen sevgiliyi tekrar kazanmak ister. Aşkın bu melankolik hali, aslında beynin ödüllendirme mekanizmasının depominsiz kalmasının sonucudur (Tıpkı kokain bağımlısının kokain araması gibi).

Çekilen beyin tomografileri, terkedilen sevgili ile kokain bulamayan bağımlının beyinlerinin aynı bölgeleri, benzer reaksiyonlar verdiğini göstermiştir.(1)

Vasopressin ve Oxytocin

Aşık olan kişinin beyninde dopaminin yanı sıra vasopressin ve oxytocin hormonuda önemli rol oynamaktadır. Hayvanlarla yapılan araştırmada, Vasopressin hormonunun, erkek fareleri dişi farelere bağlamada etkili rol oynadığı bulunmuştur. Vasopressin hormonunun AVPR1A geni tarafından sentezlenir.

AVPR1A geni insanda 20. kromozomda bulunur ve bilinen 334 değişik formu vardır.
Kişinin eşine ne kadar bağlı olacağı, bu formların nükleotid dizilimi ile doğrudan ilintilidir. Kimi zaman dizilimindeki tek bir harflik değişiklik sentezlenecek olan hormonun / proteinin yapısını ve etkisini büyük ülçüde değiştirebilmektedir. Bu fonksiyonel etki, aşkın şiddetini belirlemede büyük bir öneme sahip olmaktadır.

Hiç evlenmeyen erkeklerde AVPR1A geninin belirli bir formu bulunur, bu forma sahip erkekler evlenseler bile, mutlu olamazlar.
Başka bir ifade ile eşe bağlılıkta 334 değişik erkek çeşidi vardır.(2)

Oxytocin hormonu

Oxytocin hormonu korkuyu ve stresi azaltarak diğer insanlarla ilişki kurmayı kolaylaştırır. Bu hormon, bebek emziren bayanlarda oldukça fazla salgılanarak çocukla anne arasında yakınlaşmayı sağlar. Orgazm sırasında, karşı cinsle tensel ve göz temasında oksitosin hormonu oldukça fazla sagılanır. Oxytocin hormonu na aynı zamanda Eşe bağlılık hormonu da denmektedir.

Sonuç 

Dopamin, vasopressin ve oxytocin aşkın kimyasını belirleyen en önemli hormonlardır. Bu hormonların vücuttaki yapısı ve miktarı, aşkın şiddetini belirliyor.
Dopamin*: insanda 9. kromozomda bulunan DBH geni tarafından sentezlenen bir nörotranmitteldir.

Mehmet Saltürk

+++++++++++++++++++++++
Dipl. Biologe Mehmet Saltürk
Institute for Genetics
University of Cologne
+++++++++++++++++++++++
Kaynaklar
  1. Reward, Addiction, and Emotion Regulation Systems Associated With Rejection in Love
  2. Genetic variation in the vasopressin receptor 1a gene (AVPR1A) associates with pair-bonding behavior in humans

Alzheimerın ilk belirtileri gözlerde başlıyor

Demans hastalığı(bunama), Tau ve Beta-Amiloid adında iki proteinin beyinde birikmesi ile ortaya çıkar. Hastalıkla birlikte beyinde hücre öl...